top of page

“Nasıl Yapmalı ?” Üzerine

  • Zana Çelik
  • 13 Eki
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 14 Eki

ree


Petropavlovsk zindanında Nikolay Çernişevski tarafından 4 ay süren bir çaba sonucu ortaya çıkmış olan bu roman, hem dönemin yazarlarını hem de yıllar sonra temelleri atılacak ve gerçekleşecek olan Bolşevik Devrimi’nin öncü kadrolarını etkilemiştir. Dostoyevski, Tolstoy gibi yazarların ve Ekim Devrimi’nin öncüsü, Bilimsel Sosyalizmin kurucusu V. I. Lenin’in etkisinde kalıp övgüyle bahsettiği bu romanı anlatırken birçok yönüyle değerlendirmek gerekir.


Romanın konusunu belirtmek gerekirse, hem çıktığı dönemki tartışmalarda hem de sonrasında bu konu hakkında birçok fikir ortaya çıkmıştır. Nasıl Yapmalı? için “aşk romanı” diyenler olmuştur; ya da “ataerkil düzen eleştirisi” üzerine bir kitap olduğu söylenmiştir. Kimi liberal yazarlar tarafından gençleri ahlaksızlaştırmasıyla da suçlanmıştır. Ama onu doğru okuyabilen, aşk ve “kadın sorunu”nu dışarıda bırakmadan fakat asıl olarak yeni insanın ve toplumun inşasına odaklanarak değerlendirenler de çıkmıştır. Evet, Çernişevski patriyarka eleştirisi, aşk ve evlilik ilişkileri temalarına değinir; fakat asıl olarak yeni toplumun inşası sürecini ve bu sürecin öznelerine Rahmetov karakteri üzerinden yüklediği anlamı kurar.


1862–1863 yılları arasında yazılmış olan bu romanı incelerken dönemin koşullarıyla diyalektik olarak değerlendirmek gerekir. Romanı daha iyi kavramak adına Lenin’in Nasıl Yapmalı? üzerine menşeviklerle yaptığı tartışmaya da bakılabilir. Lenin, romanı karalamaya çalışan menşeviklere Cenevre’den şu cevabı vermişti:


“Ne dediğinizin farkında mısınız siz? Bakın açıklıyorum: Nasıl Yapmalı?’ya ilkel, yavan, zayıf demeye kimsenin hakkı yoktur! Yüzlerce insan bu kitabın etkisiyle ilerici olmuştur. Çernişevskiy ilkel ve yavan şeyler yazmış olsaydı bu hiç mümkün olabilir miydi? Örneğin benim ağabeyim bu kitaba vurgundu; ben de vurgunum Nasıl Yapmalı?’ya. Beni derin bir biçimde ikinci bir kez sürmüş, çapalamıştır bu kitap. Sorabilir miyim, ne zaman okudunuz siz Nasıl Yapmalı?’yı? Ağzı süt kokarken okuyanlara bu kitabın vereceği bir şey yoktur. Genç yaşlarda okunduğunda anlaşılamayacak denli derin düşüncelerle dolu ve çetrefildir Çernişevskiy’in kitabı. Sanırım ilk kez 14 yaşındayken okumaya çalışmıştım Nasıl Yapmalı?’yı. Hiçbir yarar sağlamayan, üstünkörü bir okumaydı bu. Ağabeyimin idam edilmesinden sonra Çernişevskiy’in romanının onun en sevdiği kitap olduğunu bilerek yeniden elime aldım Nasıl Yapmalı?’yı ve bu kez birkaç gün değil, birkaç hafta sürecek bir okumaya giriştim. Ancak o zaman anlayabildim derinliğini. Öyle bir iki atımlık değil, insana yaşam boyu yetecek bir baruttur bu kitap. Hiç zayıf bir kitabın böylesine güçlü etkisi olabilir mi..?”

Böylesine etkileyici bir kitabın ana temasını anlamak elbette kolay değildir. 1860’ların Rusya’sında Çernişevski’nin zindanda kendi yazdıklarını sansürlemek zorunda kalışı düşünüldüğünde, eserin yazıldığı dönemde ve 55 yıl sonra gerçekleşecek Bolşevik Devrimi öncesinde bu kadar tartışma yaratması doğaldır.


Vera Pavlovna karakterini analiz ettiğimizde, romanın ana temasının ataerkil düzen eleştirisi ve “kadın sorunu” olduğunu söyleyenlere kısmen hak verilebilir. Vera, 1860 Rusyası’nda orta gelirli, iki çocuklu bir ailenin büyük kızıdır. On altı yaşına kadar bit pazarından alınmış elbiselerle, orta düzey bir eğitimle ve sarhoş bir eğitmenden aldığı piyano dersleriyle büyür. Çevresinin ve ailesinin ilgisini çeken bir genç kadına dönüşür; ailesi onu “kurtarıcı” olarak görmeye başlar. Annesi, zengin zümrelerin balolarına ve eğlencelerine şık elbiselerle götürür. Veroçka, yaşadığı evi ve yozlaşmış ilişkilerle çevrili ahlaksız zengin zümreyi bir “bodrum” olarak tanımlar; kurtuluşu da bu bodrumdan çıkışta görür.


Görünenin ötesinde bir dünyanın varlığını ona gösteren aşkı Lopuhov’la tanışması, hayatını değiştirir; bodrumdan ölmek üzereyken kurtulan Vera, düşünde gördüğü gibi engin kırlarda koşarak özgürleşir. Bu aşk, roman için “aşk romanı” tartışmasını doğurur; aynı zamanda annesinin hayalindeki damat adayı Dimitri Sergeyeviç’i yüzüstü bırakması nedeniyle eser, gericiler ve liberal yazarlar tarafından gençleri ahlaksızlığa özendirmekle eleştirilir.


Lopuhov ve onun yakın arkadaşı Kirsanov, “yeni insan”ı ve “yeni toplumu” temsil eder. Veroçka’yı bodrumdan çıkarırlar ve onun da yeni Vera’ları kurtarması için yol açarlar. Vera Pavlovna’nın kurduğu ve büyüttüğü atölye, birçok kadının kendi emeğini üretmesine ve ona sahip olmasına imkân verir; her gün yeni Veroçkalar bodrumdan kurtulup bu atölyelerde üretime katılır.


Çernişevski, bu değerli insanların karakter analizlerini bugün okurken kaba bulunabilecek bir doğrudanlıkla verir; yine de tipler lümpen ilişkilerden uzaktır ve sahici duygular taşır. Diyalektik bir okumayla bu doğrudanlığı olağan karşılamak ve bugüne uyarlamak gerekir. Karakterler, yoldaşlarına sadık, cesur, güvenilir, inançlı ve iradelidir. Örneğin Kirsanov’un, Vera’ya olan aşkını Lopuhov’a duyduğu sevgi ve sadakat nedeniyle söylememesi ve ikisinden bir süre uzaklaşması bunun bir örneğidir. Yine kendisini yeni toplumun inşasına adamış bir diğer ve en önemli figür olan Rahmetov’un, yolda çekeceği zorluklara katlanabilmek için kendini “terbiye” edişi de buna dâhildir.


Rahmetov karakteri, romanın ana temasını kavramanın anahtarıdır. Çernişevski metin boyunca “özel insan”dan söz eder; dönemin sansür koşulları nedeniyle üstü örtük kalsa da bu “özel insanlar” devrimcilerdir. Rahmetov, disiplinli, güçlü, dürüst, güvenilir ve çelik iradeli bir komünist kişi olarak resmedilir. Sabah erken uyanan, spor yapan, beslenmesine dikkat eden; jimnastiğe ilgi duyan, ağır işlerde çalışan, yürümeyi seven; sosyal ama aynı zamanda ciddi bir insandır. Görevinin ve koşulların farkındadır; mücadelenin esaslarını iyi bilir. Lenin, Rahmetov tipini yarattığı için Çernişevski’ye defalarca teşekkür etmiştir.


Rahmetov’un iradesini çelikleştirme biçimi, bugünden bakıldığında abartılı bulunabilir: Kendine acı çektirerek her ana hazır olmak için, kimi zaman Kirsanov’dan “kesici sivri uçlarla açılmış yaralar” için merhem alır; yüzlerce çivi yerleştirdiği yatağa yatıp kanlar içinde kalkar. Gençliğinde Kirsanov’la üniversitede “Hangi kitabı okuyayım?” sorusuyla başlayan serüveni, dünyayı değiştirmeye adanmış bir komüniste dönüşür; tarihte sahne alan nice Rahmetov’un esin kaynağı olur.


Bu “özel insanlar”dan söz ederken yazıyı, Çernişevski’nin romanda devrimciler üzerine yazdığı bir paragrafla bitirmek yerinde olacaktır:


“Bunlar kötü insanlar değildir. Şimdilik sayıları pek az. Ama biliyor musun, yaşamı çiçeklendiren bunlardan başkası değildir. Bunlarsız yaşam tatsız tuzsuz, kuru, yavan bir şey olurdu. Evet, sayıları az, ama insanların soluk almalarını sağlayan da onlar; onlar olmasaydı insanlık soluksuz kalır, boğulurdu. Kötülük nedir bilmeyen, dürüst, iyi yürekli insanlar pek çoktur dünyamızda; ama onlar gibi olanlar pek azdır. Onlar çaydaki tein, kaliteli bir şaraptaki o benzersiz tattır; şaraba gücünü ve kokusunu veren onlardır; onlar en mükemmel insanların açtığı çiçektir; ve onlar motorların motoru, yeryüzünün tuzunun tuzudurlar.”


 
 

Gençlik Devirecek

V 1.0.1
bottom of page