ÖZERK DEMOKRATİK ÜNİVERSİTE ve GENÇLİĞİN ÖRGÜTLENMESİ
- Gençlik Devirecek

- 9 Eki
- 3 dakikada okunur

Gençlik hem kapitalist dünya sahnesinde hem de bulunduğumuz coğrafya özelinde birçok başkaldırının, isyanın ateşleyici fitili olmuş, kimi kazanımlara giden yolu döşeyen taşları taşımıştır. Bu yüzden sistem, genci çocukluğundan itibaren bütünleşme sürecine sokarak onu kendisine karşı oluşturduğu tehdit potansiyelinden sıyırmaya çalışır. Onu üretimin koşullarını sağlayan denklemde bir değişken haline getirmek, bunu da ona sezdirmeden gerçekleştirmek için çeşitli dikkat dağıtıcı, bütünleşme sürecini kamufle edecek yöntemler üretir ve gençliğin bunlara erişme yollarını açar. Çeşitli fanatik gruplara katılma, örneğin futbol takımları,ünlülere hayranlık, medya ve benzeri aygıtlar aracılığıyla hayatını yeni inşa etmeye başlamış gençliğe sunulan lüks ve ihtişamla bezeli yanıltıcı “ideal yaşam” tablolarıyla onları gerçeklikten koparır. Aile kurumu ve burjuvanın hakimiyetindeki çeşitli ideolojik aygıtlar yoluyla sisteme eklemlenir gençlik. Bütün bunlar kapitalizmin kendi çölündebilinçli bir şekilde yarattığı seraplardır. Gençliğin kapitalistsistemle bütünleşmesi ve ona karşı bir tehdit oluşturmaması neden önemlidir? Metnin kalanında da üzerinde durup detaylandıracağımız üzere gençliğin üretimin yeniden üretimindeki sarsılmaz önemidir. Kapitalist sistemin kendisini,üretimin devamlılığına dayandırılmış hassas camdan bir sarayın içinde var etmesidir.
Mevcut Haliyle Üniversiter Eğitim Sistemi
Bugün üniversitelerin, öğrencilere sunduğu dışarıya kapalı kampüs yaşamıyla gençliği proleter kimliklerinden soyutlayan bir mekanizma olduğu çok açıktır. Öğrencilerin kendine ait bir sınıf olup olmadığı konusunda gençliğe yöneltilen sorular, hatta onları küçük burjuva olaraktanımlayan eğilimler de bunu destekler niteliktedir. Yazıya devam etmeden önce buna açıklık getirmekte fayda var: Hayır, öğrenci ne kendine özgü bir sınıfa mensuptur ne de ailesindenbağımsız bir biçimde küçük burjuva olarak nitelendirilebilir. Öğrenci üniversitede, kapitalist sistemi ayakta tutacak üretimilişkilerinin devamlılığını sağlamak üzere yetiştirilir, onu küçük burjuva, hatta burjuva sınıfında konumlandırabilecek tek nitelik ailesinden aktarılabilir.
Sistemin eriterek ve yeniden şekillendirerek istediği biçime sokmaya çalıştığı gençliğe vaat ettiği yegâne şeylerden biridir sınıf atlamak. Bunu da üniversite eğitimi yoluyla yapar. Vaat eder ancak bunun mümkün olup olmadığına da bir açıklık getirmez. Oysa sınıf atlamanın mümkün olmadığı, üniversitenin bir işçi yetiştirme sahası olduğu açıktır. Kafasına kapitalistin işine yarayacak ve üretim ilişkilerini yeniden üretmeyi mümkün kılacak suni hayaller ekilen gençlik bu sahte umuda tutunur, kendini çok çalışmaya ve başarılı olmaya adar. Kendisini adadığı şeyin burjuvazi olduğundan habersizdir.
Bütün bunlar bizi net bir soruyla karşı karşıya getirir. Üniversite nedir? Üniversite kapitalist sistemin, üretim ilişkilerini yeniden üretmek üzere gençliği hem yetiştirip hem de sisteme uyarladığı bir mekanizmadır. Bilimin kapitalistlerin elindeki tutsaklığının en büyük göstergesidir. Bilim burjuvanın denetiminden geçmeden üretilemez, ancak onun işine yarayacak, üretim ilişkilerinde ona kar sağlayacak biçimiyle bilim insanlarının ve akademisyenlerin çalışır ellerine sunulur. Aksi yönde ilerlemesine müsaade edilmez. Bu ışıkta incelendiğinde üniversitelerde bilim üretilmez, kapitalist sistemle gelişen iş sahasına, teknolojiye uyumlu işçiler üretilir.Teknolojik yenilikler kaçınılmaz bir şekilde üretim sürecini etkilemeseydi, makinalar bu süreçte yer edinmeseydi ve bunları kullanmayı becerebilecek iş gücüne ihtiyaç doğmasaydı proleter öğrenci eğitim ayrıcalığına sahip bile olamayacaktı.
Özerk Demokratik Üniversite İstiyoruz
Üniversiteler bugün iktidarın atadığı rektörlerce, onun boyunduruğundaki akademisyenlerce yönetilmekte. Öğrencilerin kendi öğretim biçimlerinde söz hakkı olmasını bir kenara bırakalım, üniversite sermayenin çıkarlarını gözetmeyi öncelemiş bir sözde kamusal alan haline getirilmiştir. Devlet burada da egemen sınıfın proletaryanın üzerindeki tahakkümünü sağlama görevini bilim ve üniversite yoluyla üstlenir. Bilim tutsaktır.
Gençlik bilimi kapitalist sistemin pençesinden koparıp ona tam erişim sağlamak istiyor. Bu sebeple üniversitelerin mali, idari ve akademik özerkliğini savunuyoruz. Akademik özerklik yoluyla bilimi tutsak edildiği kapitalist alandan kurtarmak ve özgürce bilim üretmek istiyoruz. İdari özerklik yoluyla sermayenin temsilcilerini ve onların çıkarlarını gözeten atanmış özel kişiler tarafından yönetilen üniversitelerin devlete ait bir ideolojik aygıt olma durumunu engellemek istiyoruz. Öğrenci temsilcilerinin öğrencilerin taleplerini iletebileceği ve sorunların çözümünde yakından rol oynadığı, yönetimdekilerin de öğrenci tarafından seçildiği bir eğitim istiyoruz. Mali özerklik yoluyla sermayenin üniversite ve öğrenci üzerindeki tahakkümünü sonlandırmak istiyoruz.
Örgütlenme
Üniversitede izlenen politikaların tümü öğrenci gençliği topluma yabancılaştırmak, onu işçi sınıfının saflarında mücadele etmekten alıkoymak üzerine tasarlanmıştır. Kapitalist sistem için öğrenci insan değil üretim ilişkilerini yeniden üretmek için yetiştirilen birer araçtır ve buna karşı mücadele etmek de yine gençliğin ellerindedir. Kapitalizmde öğrenci kısa vadede egemen sınıfın kendi yararına kullanacağı ucuz bir metadan öteye geçmez. Öğrenci ise henüz üretimin faal alanına tam girmediğinden yani bir sözleşme ile emeğini bir patrona satmaya başlamadığından bu sürecin tam olarak farkında değildir. Onun üretimin dışında tutulması da yine kapitalistin benimsediği bilinçli bir yöntemdir. Gençlik topluma ve işçi sınıfına ne kadar yabancılaşırsa, o kadar kolay kendisini bekleyen sömürü düzeneğinden habersizce üretim ilişkilerine uyumlanır, o kadar kolay sınıf bilincini yitirir.Ancak yine de öğrenci, kendisine yöneltilen yabancılaştırma ve sınıfının farkında olmaktan alıkonulma saldırılarına karşı savaşacak güce de kesinlikle sahiptir. İşçi sınıfının mücadelesi öğrencinin de mücadelesidir. Gençliğin örgütlenmesi demek devrimin biricik gerçekleştirici gücü olan proletaryanın saflarına dahil olması, kurtuluş demektir.
Gençlik kampüslerden sokaklara mücadeleye döküldükçedevletin ideolojik aygıtlarının tahakkümünden de sermayenin çıkarlarını gözeten birer araç olmaktan da kurtulacaktır.





